Bu bayram çok uzun bir zaman sonra İstanbul'u terk (etmedim daha doğrusu etmedik).
Geçtiğimiz yıl yaşadığımız yol işkencesinden sonra (okumak isteyenler buraya lütfen), bu yıl bomboş İstanbul sokaklarında ailece avarelik yapalım dedik.
İlk gün İstanbul'da olan aile büyüklerimizin elini öpmeyi ihmal etmedik tabii...
Bebek Ayakkabısı: Gucci |
Kev Cafe - Moda
Lise hayatı Moda'da geçmiş biri olarak, burayı nasıl sevdim?
Biraz Cihangir havası var evet, ama çok samimi.
Ben biftekli burger, eşim ise hamburger yedi. Her ikisinin de ekmeklerinin ev ekmeği olması şahane bir artı puan olmakla birlikte, etleri de çok lezizdi.
Bir limonata delisi olarak da, bu "ev limonatası"nın müptelası oldum!
Beyoğlu rapsodisi...
Herkes söylerdi de inanmazdım, İstanbul bayramda gerçekten boşmuş!
Anadolu yakasından Şişhane'ye araba ile 20 dakikada geçtik! Az insan ama öz insanlı İstiklal...
Ve tabii ki Ara Cafe.
O çok sevdiğim cheese cakelerinin tadı değişmiş, "eh işte"lik bir kıvama kavuşmuş. |
Biz uzun zaman sonra Çiçek Pasajı'ndan ilk defa giriyoruz.
Kimene Restaurant
Ruhunu, tarihini sevdiğim, sevdiceğim Pera Palace...
Bir gün de Bağdat Caddesi'nde hep önünden geçtiğimiz Çaykur'un Çay Evleri olarak açtığı Çayla'nın önünden bu kez geçip gitmedik ve girdik kapısından içeri.
Bayramı İstanbul'da geçirdiğim günler çok eskide kaldı :D İstanbul'un bomboş olması insanda büyük bir şok etkisi yaratmıyor mu ama?
YanıtlaSilÇok güzel gezmişsiniz, yemiş, içmişsiniz :) Mücella içeceğini merak ettim, gidersem deneyeceğim mutlaka.
Söylüyorlardı da inanmıyordum ben:) 15 dakikada köprüyü frene basmadan geçince anladım:):)
Silİstanbul'un tadını çıkarmışsınız süper
YanıtlaSil